23 Mayıs 2013 Perşembe

 
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba günlükceğiz.
Bir hevesle yazmaya başladık ama son yazımızdan - topu topu iki tane zaten - bu yana 2 ay geçmiş. Ne tembel bir anneyim ben. Fırsatım olmadı değil, gerçekten tembellik ettim.
Gelelim bizden haberlere;
Minişim 22 Mayıs'ta yani dün 21. ayını doldurdu. Büyüdü, hali, tavrı, konuşmaları, yürümesi, algısı, zekası da gelişti çok şükür. Artık rahat rahat diyalog kurabiliyoruz. Sorulara doğru cevaplar veriyor, olmadı kendisi soru soruyor. Sonrasında da " hıı annadım" diyerek olayı bitiriyor.
Birçok kelimeyi söylüyor cümle içinde kullanıyor. - ma eki ile kendince olumsuzunu bile oluşturuyor. Örneğin, birini çağır dendiğinde çaamaacam diye itiraz ediyor.
- kartlarını topla Reyyan. - toplamaacam. öpmek isteyenlere "öpeme"
herşeye bir itiraz bir itiraz. Erken ergenlik yaşıyoruz sanırım.
Babası, anneanne senden bıktı diye bluzunu silkeleyerek göstermişti. Durup durup onu söyledi, "anne, anneanne bıttık" diye. bunun olumsuzu da "bıttııkmadık".
Diğer kelimeleri de
- ebet (evet)
- aaayıy (hayır, el bay bay yapar gibi kafa da yukarı kalkmış vaziyette)
- bappa (Fatma)
- tapoş (Fatoş)
- teeeşe (teyze)
- camın (canım)
- cıbın (fırın)
- çekey (şeker)
- nat (yat - y'ler n olarak söyleniyor. Natak, napmaacam, naaçir (yasir), nemeecem, gibi)
- kıaaka (hırka)
- meyaba (merhaba)
- naçiicın (nasılsın)
- eeyim cüküür (iyiyim şükür)
- ayak (ayakkabı)
- çiçek
- lalla (salıncak)
- matet (market)
- pisik (bisiklet)
- döslük (gözlük)
- adem (kocaman çirkin bebeğin adı)
..........

Hatırlayabildiklerim bunlar. Aklıma geldikçe güncelleyeyim bari :)
 
Dün saat onbir gibi anneannesi aradı durmuyor sürekli ağlıyor diye. Sesi geliyor telefonda sanki bi yeri kesiliyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Yüreğim parçalandı tabi. İzin alabilirsen gel biraz dedi annem. Tamam dedim ama  nasıl? Birkaç dakika sonra aradım biraz sakinleşmiş. Beş dakika geçmeden tekrar telefon sonra tekrar. Dayanmak mümkün mü? Neyse izin aldım. Parka zor çıkmışlar salıncakta sallanıyor. Görünce güldü mutlu oldu çok. Parktan götürmenin mümkün olmadığı hanım hadi gidelim eve deyince indi hemen salıncaktan. Eve gittik karnı doydu uyudu. Uyandıktan sonra da "ditme ditme" diye bırakmadı. Bundan sonra daha zor olacak bırakıp gitmek :(

Akşam da babası aradı onunla konuşmak istedi. Gelicem sana bisiklet alalım kızım demiş telefonda. Hemen kapıya gitti kapı aç kapı aç diye. Açtık betteeecem baba delcek dedi.5 dakika kadar bekledik artık kapıda. Zorla girdi içeri. Babamızı da özlüyoruz aynı zamanda. hayırlısıyla tayin işimiz olsa. beklemedeyiz bakalım.

Bugün sabah da uyandı erkenden, hazırlanıyorken görünce huysuzlandı ağladı. Dedesi oyalamış bişekilde ama çok canım acıyo. Nasıl olacak bilmiyorum. Bırakıp gitmenin vicdan azabı, ilklerine yeterince şahit olamamanın verdiği burukluk, anneye yapılan eziyetin suçluluk hissi, kırgınlık, kızgınlık... Ne hissedeceğimi şaşırdım. Yok mu bunun bir kolay yolu?